Getting your Trinity Audio player ready... |
Sembolik etkileşimcilik, bireylerin nasıl ortak anlamlar geliştirdiğini ve sosyal gerçekliği nasıl yarattığını inceleyen sosyolojik ve psikolojik bir teoridir. iletişim ve etkileşim. İnsanların başkalarıyla etkileşimlerinde sembollere, jestlere ve dile verdikleri öznel yorumlara ve anlamlara odaklanır. Bu teoriyi bazı örneklerle inceleyelim:
- Semboller: Semboller, sembolik etkileşimcilikte çok önemlidir. Bunlar, belirli bir sosyal grup içinde paylaşılan anlamlar taşıyan kelimeler, jestler, nesneler veya işaretlerdir. Örneğin, evlilik yüzüğü bağlılığı ve medeni durumu temsil eden bir semboldür. Önemini fark eden ve anlayanlar için özel bir anlam taşır.
- Anlam: Sembolik etkileşimcilik, anlamların nesnelere veya eylemlere içkin olmadığını, sosyal olarak inşa edildiğini vurgular. Örneğin, "başparmak yukarı" hareketinin anlamını düşünün. Bazı kültürlerde onay ve olumluluk anlamına gelirken, diğer kültürlerde farklı anlamlar taşıyabilir veya hiçbir önemi olmayabilir. Başparmak yukarı hareketine yüklenen anlam sosyal ve kültürel olarak belirlenir. (İtalya, Sardinya'da başparmak yukarı hareketini kullanmaktan kaçının!)
- Yorumlama: Bireyler geçmiş deneyimlerine, kültürel geçmişlerine ve sosyal etkileşimlerine dayanarak sembolleri yorumlar ve onlara anlam yüklerler. Örneğin, "başarı" kelimesi farklı bireyler için farklı yorumlara sahip olabilir. Bazıları bunu finansal başarılarla ilişkilendirirken, diğerleri kişisel tatmin veya başkaları üzerinde olumlu bir etki yaratmak olarak görebilir. Başarının yorumlanması kişinin deneyimlerine ve değerlerine göre değişir.
- Benlik ve Kimlik: Sembolik etkileşimcilik, bireylerin sosyal etkileşimler yoluyla bir benlik ve kimlik duygusu geliştirdiğini vurgular. Başkalarının algıları ve etkileşimleri kişinin benlik kavramına katkıda bulunur. Örneğin, bir kişi sanatçı olarak bir öz kimlik geliştirebilir çünkü diğerleri onun sanatsal yeteneklerini tanır ve bunlara karşılık verir. Başkalarından gelen etkileşimler ve geri bildirimler, kişinin kendisi hakkındaki anlayışını şekillendirir.
- Sosyal Etkileşim: Sembolik etkileşimcilik sosyal etkileşimi sosyal yaşamın özü olarak görür. Etkileşim yoluyla bireyler rol alma, anlamların müzakere edilmesi ve paylaşılan gerçekliklerin yaratılması gibi süreçlere dahil olurlar. Sosyal etkileşimin bir örneği bir iş görüşmesinde gözlemlenebilir. Görüşmeyi yapan ve görüşülen kişi, sözlü ve sözsüz ipuçlarını yorumladıkları, anlamları müzakere ettikleri ve birbirleri hakkında izlenimler oluşturdukları dinamik bir etkileşime girerler.
Sembolik Etkileşimcilik: kilit kişiler
Sembolik Etkileşimcilik teorisine katkıda bulunan önemli kişiler şunlardır:
- George Herbert Mead: Mead, sembolik etkileşimciliğin kilit kurucularından biri olarak kabul edilir. Çalışmaları, benliğin ve sosyal etkileşimin gelişiminde sembollerin, dilin ve jestlerin rolüne odaklanmıştır.
- Herbert Blumer: Blumer, "sembolik etkileşimcilik" terimini ortaya atan ve Mead'in fikirlerini daha da geliştiren bir sosyologdur. Sosyal etkileşimde yorum ve anlamın önemini vurgulamıştır.
- Erving Goffman: Goffman, sembolik etkileşimcilik içinde "dramaturji" kavramını araştıran önde gelen bir sosyologdu. Sosyal etkileşimler ile tiyatro performansları arasında paralellikler kurarak bireylerin kendilerini başkalarına nasıl sunduklarını incelemiştir.
- Anselm Strauss: Strauss, Barney Glaser ile birlikte temellendirilmiş teori yaklaşımını geliştiren bir sosyologdur. Temellendirilmiş teori, sosyal olguları keşfetmek ve verilerden teoriler inşa etmek için sembolik etkileşimcilik içinde sıklıkla kullanılan bir araştırma metodolojisidir.
- Charles Horton Cooley: Cooley, sembolik etkileşimciliğe "aynaya bakan benlik" kavramıyla katkıda bulunmuştur. Bu kavrama göre bireyler, başkalarının kendilerini nasıl algıladığını hayal ederek ve bu algılanan yargıları içselleştirerek benlik kavramlarını geliştirirler.
Sonuç
Sembolik etkileşimcilik, bireylerin aktif olarak nasıl anlam yarattıkları ve yorumladıkları, sosyal düzenin etkileşim yoluyla nasıl kurulduğu ve sürdürüldüğü ve bireylerin sosyal bağlamlar içinde kimliklerini nasıl inşa ettikleri hakkında değerli bilgiler sağlar. Bu teori, iletişimin öznel doğasını ve sembollerin rolünü anlayarak, insan etkileşiminin karmaşık dinamiklerini ve paylaşılan anlamların sosyal hayatımızdaki önemini kavramamıza yardımcı olur.